31 Mayıs 2013 Cuma

yaşıyorum yaşıyoruum..

Her şeyin berbat geçtiği bi ilkbahardan merhaba. Kusura bakmayın ama başta mart ayı olmak üzere kalan iki ilkbahar ayından da nefret ediyorum. Belki üniversite sınavı gibi aptal sistem kölelerinden olduğum bu dönemde bana öyle geliyodur, belki kendimi çok büyümüş hissetmeme rağmen hala 17 yaşında olduğumu bilmek bana bunları ağır hissettiren.. Her şey özellikle bu mevsimde gereksiz yere neşeli geliyor her şey cıvık cıvık. Hava bile! Sıcak.. iğrenç iğrenç! Evet biraz abartıyor olabilirim ama küçüklüğümden beri nefret ediyorum bunalmaktan. Hep kar yağsa hep yağmur yağsa.. kazaklar battaniyeler bunlar güzel şeyler :)
Sınava çok az kaldı. Bense vazgeçtim imkansız geliyor artık.. Seneye kaldım. Resmen bu sinir şeyleri bir sene daha çekmek zorunda kalıcam. Umarım kalmam..
Okulum bitti. Hem nefret ettiğim hem çok sevdiğim okul eteğimi artık giyemicem. En azından üzerimden liseli etiketi kalkacak. Güzel olacak galiba ya.. Güzel olacak inşallah..

2 Ocak 2013 Çarşamba

yardıım!

Bir soundtrack'in peşinde  bir yıl koşacağım aklıma gelmezdi.
http://www.youtube.com/watch?v=VeY4D6qa6kw eeeen sonunda çalan müzik.
Bi el atın genşler filmi çok beğenerek izlemiştim resmi sitesinde bu müzik çalıyordu ama site kapanmış ve müziğin de adı yok! delircem! bulamıyorum. O zamandan beri arıorum yok! En fazla besecisini falan buldum ondan da bi şey çıkmadı. ahu insan bestesine isim komaz mı? Aganta yazıyor  bi kaç yerde ama o değil. Sitede o şiiri okurken arkada çaldığı için aganta çıkıyo. Ama bestenin adı yok! İndiremiyorum of sinir oldum. En sonunda yapımcılarını bulucam yani o derece hırs geldi :D
Bilen varsa çok sevinirim :)

22 Kasım 2012 Perşembe

çok aşırı yoğun

Bu yıl şöyle bi rahat arkama yaslanamayacağım galiba ben. Ay şimdiden yoruldum, bıktım!
Bir de meslek okulundayım, dersler sınavlar bir de çevremde LYS'ye hazırlanmayanların rahatlığı..... İyice psikolojimi bozmaya yettiler.
Bi ara artık geleceğimi ve yaşadığım anı düşünemeyecek kadar geçmişe ve hasretine bağlanmıştım. Sadece yaşadığım güzel günleri düşünüyordum. Bana o kadar acı veriyordu ki! Bir de 1 saniye sonra yaşadığım her anın da geçmiş olması canımı daha çok yakıyordu. Her gece ağlıyordum üzülüyordum kendimi parçalıyordum! Hele 11. sınıfı düşündükçe... Adını anmak bile boğazımın düğümlenmesine yetiyordu. Bilmiyorum, belki de yeterince güzel değerlendiremedik zamanı. Ama hiç bir şey içimde kalmadı. Belki de bu yüzdendir. Her şey fazla güzeldi, bu yüzden özlenecek ve yerine yenisi koyulamayacak çok şey var.
Çook büyük ihtimalle ileride bu günlerimi gülümseyerek hatırlayacağımı biliyorum. O zaman neden şimdi üzülüyorum? Son senenin gerginliği stresi falan herhalde...
11. sınıf.... Her şeyi harika olurmu lan bi senenin? Bu kadar mı mükemmel olur :D Hayır matematik bile güzeldi yahu, ah sigmalar, matrisler, seriler..... Kurban olam ben onlara  :) (12.sınıf matematiğinden sonra....)
Bir de yıllık işi var. ''Ay Bet ben sana yazcam haberin olsun sen de bana yaz tamam mı'' ''off ben daha başlamadım ama sen benimkini yaz çabuk'' ''Bet ben sana daha uzun yazdım'' bilmem ne. 25 kişilik sınıfta herkes herkesten uzun bi yazı bekliyor. Yuh! Ben şahsen hepsinden istemiyorum ve beklemiyorum! Kırmamak için diyemiyorum da bana yazmayın diye. Bir de bunun diğer sınıfları var oooyy işim iş yani.
Bunlar tatlı telaşlar gibi geliyor ama, özellikle de en yakın arkadaşlara yazmak gerçekten başlıbaşına bi sorun. Yıllık yazmak gerçekten çok zoor :( Neyse ki büyük bir kısmını aradan çıkardım. 39 kişiden 9 kişi kaldı :)

Ha bana kalsa yazacağım kişiler iki elimin parmaklarını geçmez. Her sayfada adımın  gözükmesini HİÇ istemiyorum. Belki son anda bi sürpriz yapıp hepsininkini iptal ederim :D bağane yia.

26 Ağustos 2012 Pazar

babayla yaşanan komik diyaloglar

gazoz almış
babam: Al şunu dolaba koy.
(buzdolabından bir şey düşer)
babam: yavaş ya şerbet yaptın onu dök diye mi verdim eline!
ben: ya düşürmedim buzdolabını açtım bi şey düştü.
babam: iyi ben yine de bağırayım da.

***
gribim, o yüzden dediklerim yanlış anlaşılabiliyo :D
babam: git bana iyi kesen bi makas bul hadi
ben: baba bu evde makasla en son işi olan benim
babam: hadi hadi bulamazsan anneni Mehmet'i falan ararsın
ben: ben niye arıyorum sen ara ya!
babam: selena mı?!

yine ben

içimden geldi :D bi de fotoğraflarıma bakarken dedim ki 'ne güzel çekmişim de bunlar faceye koyulmaz, ask.fm de işi yok, twitter'a koyulurdu ama onu da kapattık, ama blogum hala duruyo ona koyarım :) ' sonra dedim bari gireyim şuna bi :)
 çok gülücük kullanıyorum ama aslında normalde 32 diş gülen bi insan değilim :D sadece burada nedense öyle oluyo :D
 takip ettiğim bi kızın bi yazısına bi yorum gelmişti. çok boş şeyler yazıyosun şiir değil günlük değil hiç bi anlamı yok resmen vakit alıyo diye. öyle sinirlenmiştim ki. çünkü kızı zevkle takip ediyodum ve yazdıklarını okumaktan zevk alıyordum. biz buna daha kısa olarak, düşünceleri uyuşmak diyoruz :)
beni çok etkilemişti acaba benim için de mi öyle düşünüyorlar diye falan. ama sonra dedim ki 'banane ya kim nasıl ne düşünürse düşünsün ben yazmayı seviyorum. okuyan okur.' Sonra anam ben bi değiştim bi değiştim kimsenin ne dediğini takmaz umursamaz oldum :D en doğal hallerimi göstermekten çekinmemeye başladım falan :D o yüzden mutluyum yani kaygı sıfır :)

12 Haziran 2012 Salı

blogun bi anlamı yok lan. hiiç bi şey yok. faydalanan yok. keyifsiz çok tatsız bi yer oldu burası. zaten okuyan da yok. Kendimle konuşuyomuş gibi hissediyorum. Ki öyle zaten :) Her şey buraya kadarmış, elveda blog artık yazmayacağım..:D
yok ya şaka bi yana belki yazarım ara sıra ama istediğim gibi olmadı burası bi şeyler eksik. Veya ben bunu amacına uygun kullanamadım. 12  izleyicim: sizi de çok seviyom ama var mısınız yok musunuz belli değil :D
Allah hepinizden razı olsun çoğalıp çoğalıp beni mutlu ettiniz :) Ama boş şeyler yazıyorum o yüzden iyi bakın kendinize ben yoğum :)


15 Mayıs 2012 Salı

yazıyı küt diye bitirmek, başlık bulmaya vesiledir.


bayağı da oldu da, ben anca yazıyorum :) öyle yani güzel bi  eve taşındık.
benim bugün kendimi çekiştiresim var.
Ailemin Samsun'u kazanmam gerektiği şeklinde uyguladıkları psikolojik baskıdan kendimi çok kötü hissediyorum. O kadar kötü hissediyorum ki, sınava daha bir yıl var, ama ben bir an önce burdan defolup gitmek istyiyorum. bu şu anki ruh halimle ilgili değil, aksine şu an çok da mutluyum buna rağmen böyle düşünüyorum. İzmir'e gitmek istiyorum.Hiç gitmememe rağmen benim için nedense çok ayrı bir yeri var.
Daha bile uzaklaşasım var da, işte o kadarına da cesaret edemiyorum.
(bu konu uçsuz bucaksız ve malesef sonuçsuz bir konu böyle..)
Cesaret demişken, lan ben ne kadar cesaretsiz bi insanım. Hiç bir şeye cesaret edemiyorum, doğruluk cesaret oyununda hep doğruluğu seçen gıcık tiplerdenim.Aman hiç bir şey ters gitmesin, bir şeyler bozulunca ben ve vücudum da yanlış tepkiler veriyoruz :D bkz. ygs stresinden şimdiden burnumun kanaması.
Ah bu eğitim sistemi yedi bitirdi hepimizi!
Zaten o ygs stresinden ölen kızdan da çok etkilenmiştim. Üstelik kız bizim yan okuldandı. O kızdan sonra vallahi ben de öyle olacağımı düşünmeye başladım. Ve hatta bi ara sanki son bir yılımı yaşıyormuş gibi yaşamaya karar verdim. Ki  hep öyle yaşamalıyız bence de ben yapamam. Bir gün anneme babama söylemeden dersaneye gitmememekten bile nasıl korktum. Sanki ne yapacaktım? Uyuşturucu çetesiyle mi buluşacaktım? Veya sevgilimle sahilde iş mi pişirecektim? Yanımda aynı zamanda yan komşum da olan arkadaşımla mal mal dolaşacaktık.
Bir gün de zor bir sınava hiç hazırlanmadan girmeye karar verdim. Ama bu da yemedi tabi.
Ben de bunlardan sonra ''yapabileceğim'' gençken yapılacak ... şey listesini hazırlamaya karar verdim.
Hem üzerimdeki psikolojik baskılara son vermem için, hem bu pısırıklığımdan kurtulmam için, hem de monoton hayatıma renk getirmek, kısacası kendimi mutlu hissetmek için,  hazır gençken bunu yapmaya ihtiyacım olduğuna inanıyorum.
Öneri beklerim :)