26 Kasım 2011 Cumartesi

bileklik: rakz! :D

bileklik de çok seviyorum, yüzük de. diğerlerini çok takmıyom da zaten. bugün halamla boncuk almaya çıkcaz. yeni yaparsam resmini koyarım :) neyse soldaki resim bütün bileklik varlığım <3. çooook sevdiklerimin tek tek resimlerini koydum.









 bunu bi arkadaşıma doğum gününde hediye ettim. ipini ben yapmadım ama çok kolay bir mantığı var. adını bilmiyorum ama öğrenip yazarım.
 bu yuvarlak boncukları birrr türlü hiç ama hiç bir yerde bulamadım. kuzenim vermişti. bi kemerdi bu bu şekilde uzayan. ama parçalanıp koparak kayboldu ve sadece bu kadar kaldı.samsun'da yok :( zaten almanya'dan gelme bi şeydi heralde :/
 bu bileklik de hediye. çogzel ya. ama baya ağır boncukları. almak isterseniz chanel'in internet sitesinde vardı galiba :)
 bunu da ben yaptım. halhal olarak da kullanıyoruz. ben yanyana bissürü bileklik takmayı çok seviyorum. hele de onlardan biri bu olunca böyle şıngır şıngır çok güzel oluyo :)
 bu da aslında küpeydi.yıllaaar önce sinop'a gezmeye gitmiştik. ordan almıştım. pembesi de vardı keşke alsaydım :/ ben o zamanlar böyle hatıralara sahip çıkabilen biri olmadığımdan bozmuştum küpeleri. ama bu bilekliği de çok seviyorum. böyle küçük aksesuarları da çook seviyorum :)
 bu da benim eeeen sevdiğim bilekliklerimden yalnızca bir tanesi. her boncuğunu farklı bir günde aldım. bir kaç taşı düşmüş o yüzden araları seyrek duruyo. tüm bocuklar farklı renkte ama çirkin durmuyo bence :)

12 Kasım 2011 Cumartesi

bonibon hırsızı !!!

bugün  herkes kendi halinde takılıyodu evde.ben de edebiyat çalışcaktım. sonra yemek yemeye mutfağa gittik. halam rulo pasta yapmış. üstüne bonibon koyacaktı ama evde bonibon bulamadık :) halbuki daha dün iki paket vardı.
neyse o sırada annem geldi. oturduk yemek yiyoruz. anneme de sorduk bonibonları görüp görmediğini. o da '' ben dün eti puf yemek için baktığımda ordaydılar'' dedi. sonra içimizdeki hırsızın kim olduğunu bulmaya çalıştık. sofra kaldırıldı. ben de annemin yanına gittim bir şey demek için. annem hala bonibon arıyodu :) ve odasına girer girmez bana ''sen aldın di mi betül bak valla kızmicam söyle'' dedi. ama ben almamıştım. zaten ben tatlı sevmem ki :) sadece bazen canım fıstıklı çikolata çeker. ''anne ben aldığımda sana söylüyorum niye saklayayım ki. geçende çikolata almıştım ama onu zaten söylemiştim o zaman da'' dedim. sonra memet bey geldi. tabii herkes başımızda. ikimiz de almadıysak babam almış demekti. ama koca adam neden oturup iki paket bonibon yesin ki :)
artık çok üstüme gelmeye başladılar. ama ben memonun aldığından emindim :D en sonunda '' kur'an bulun el bascam'' dedim. kii o anda memo ''tamam lan ben aldım'' diyerek suçunu itiraf etti.ama biz o sırada gülmekten yerlere yattık.(zaten ciddi bir olaymış gibi anlatsam da bu olay tamamen komedi olarak gerçekleşti :D )
annemin çekmecesinin arkasından ambalaj kağıdını, kendi bilgisayarının kıyısından köşesinden de kutusunu çıkardı. sonra da ceza olarak yeniden bonibon almaya gitti :)
hhhhhh... çok komikti  o halleri. suçlayacak biri, bi an araması :)

11 Kasım 2011 Cuma

...

                                                               
siyah gözlerine beni de götür
daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşuşun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür


artık bu yerlere sığamıyorum
pembe uçurtmalar yollandığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asûdeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum

binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor; ben gidiyorum

bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tûfanına yakalandığı
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat, ayrılığın boynunu vursun

usul usul intizârı çürüten
bu hercai diken, bu çılgın arzu
sürüklüyor imkânsız muştuların
eşiğine gönül vâdilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefâsız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür
                                                   Nurullah Genç

ay buna da bayıldım!

bu da çok güzel ya napcaz? lcw'den. zaten oranın şeyleri hemen kendini belli ediyo renklerinden falan. 20 tl bi de yaa çok uygun.çok mayıldım.

çirkin bir kız olduğunun farkındayım

kız çirkin oldu ama üstüne bakmak lazım. gerçi o da acemice ama... amaan eğitimini mi aldım sanki? yapıyoz işte kendi kendimize. daha fazla yorum yapmiyim bari :)

accessorize manyağı olup çıktım.


yaa ben buna da çok bayıldım? hof her şey çok güzel burda
işte cüzdan kullanan bi insan değilim ben sorun da o. kaç yaşıma geldim hala param olunca öyle çantamın bir gözüne atıyom parayı.ama bu cüzdan öyle mi? benim olsa, içinde para biriktiririm :D tamam karar verdim bu cüzdanı paramı biriktirip alıyorum. fiyatı mı? €14 . cüzdan kullanmayan biri olarak bana pahalı geldi ama, bu onu almaktan vazgeçtiğim anlamına gelmez! :)

rolling in the deep

                çok şirin yahu! şarkı da çok güzel. orjinali şu ama ben maddi jane versiyonunu da çok seviyorum.

suluboyayla

eteğini suluboyayla çizdim. çok güzel bir metod. fazla suya batırdım. sonra kağıdın üstünde serbest bıraktım. istediğim renklerde bunu bir kaç kez yaptım. ama bu işlem çok hızlı olmalı çünkü bir sonraki işleme hemen geçilmezse, kağıt fazla sudan dolayı yırtılabilir (ben çizimlerimi dosyama sığsın diye a4'e çiziyorum da :D )

sonra da üstündeki fazla suları peçete bastırarak alıtoruz ama hepsini değil. sadece bir kere hafifçe değdirdiğinde peçetenin emdiği kadar. kalanı zaten kendiliğinden kuruyo :)

üstünü de, altı kuruyunca simli kalemlerle yaptım :) 

hadi hayırlı olsun :)

10 Kasım 2011 Perşembe

yine çizim

fotofiltre yüklemedim daha. bizim bilgisayar habire çöküyo da. resmin üstündeki çirkin yazıdan dolayı özür dilerim :) paintle yazdım da :D
bu da öyle bi çizim işte. ama gerçek olduğunu düşünürsek. yine böyle bi beyaz tenli kızıl bir kızımıza, nefis! :) yani bence .

te allam ya.

ay bugün noldu. şimdi ilk dersteydik. zilin çalmasına on dakka kalmış. bayram ertesi millet geç yatmaya alışmış. sınıf mevcudu az. biz de kendimizden geçmiş bir şekilde ders dinliyorduk. ki bizim dersimize girmeyen ama bizi program olacağı zaman kullanan bi hoca var bizim okulda. o geldi. betülle beyzayı alabilir miyim dedi.biz de beyzayla neye uğradığımızı şaşırdık ama çıktık. bi baktık bizim müdür yardımcısının orda bi kalabalık bir telaş. hemen elimize bişeyler tutuşturdular. ''alın şunlara çalışın, sen şuna çalış, git bunu fotokopi çektir, yok bunu uzatalım'' dün okul olmadığı için ON BEŞ dakkada program hazırladık. okulda da inşaat vardı. konferans salonunu yıkmışlardı. ilk defa biz kullandık hihi :) tabi ilk önce dışarda siren sesi, tören falan.. hava da çok fena soğuktu.donduk. bana da verdiler ordan üç tane cümle. atatürk için kim ne demiş diye. çok kısaydı yaa rezil olduğumuzla kaldık. böyle sahneye çıkmaya değer bi şey olsa tamam ama. neden rezil olduğumu düşündüğümü sonra yazacam. en azından bir süre sonra :)

accessorize' da harika şeyler var!


çantaları burdan buldum. pembeyi almak istiyoruuum. ama şimdi okul var sosyal hayatım yok . zaten nerde takcam ben onu. küçük de görünüyo. amma da kötüledim ha :D gayet hoş çanta yani.çiçekliyi de çok beğendim de pahalı:)