8 Ocak 2012 Pazar

yine okul.. yine olaylar olaylar...

yine okul..yine olaylar olaylar..yani artık kız erkek meseleleri sınırı aştı..
çok güzel bi öğle arası, sınavı da atlatmışız rahat rahat oturuyorum. sonra dedim ki bi gezineyim, kızlar lavobosunun önündeki upuzuuun pencerelerden dışarı bakayım.
neyse baktım baktım.. sonra sınıfa geri dönerken ne göreyim!
biz a-11/b eşit ağırlığız. karşı sınıfımız, a-12/e sözel. bu sınıfın erkekleri hep kapının önünde durur. ben de onur kurulu temsilcisi olarak bizim sınıfın kızlarını ilerde kötü şeyler yaşanmaması için içeri çekmeye çalışırım (biraz gıcık bir görev olduğunun farkındayım.)
neyse konu dağıldı, bu sınıfın önü bu sefer bayağı kalabalıktı. şöyle bir içeri bakayım dedim, bir çocuk! kriz geçiriyor. sıraya yatırıyorlar, öğretmenler, öğrenciler... bir de baktım ki bizim kat dolmuş bile.
o sınıfın çoğunu tanıyorum. hem karşı sınıfımız olduğu için, hem de 24 kasımda o sınıfla program düzenlediğimiz için. o yüzden çok merak ettim kime ne olmuş diye.
(burada bir bilgi daha vermek zorundayım. bu karşı sınıfta çok hoş çocuklar var o yüzden biz de arkadaşlarla canımız sıkılınca içlerinden birilerini seçerek kendi çapımızda hoşlanıyoruz :D ben de bunlardan birini bi dosta hoşlandırtmaya çalışıyodum.)
sonra öğrendim ki kriz geçiren çocuk bu benim ayarlamaya çalıştığımmış. meseleyi de öğrendik sonra.
bu çocuk hakkında daha önce üzücü şeyler duymuştum. sevdiği kız okulun en başarılılarındanmış. en başarılıların olduğu okul gezisine gitmiş. gezide denizde boğularak ölmüş :( ondan sonra bu çocuk daha kimseye bakmamış. ( tabi bu ne kadar sahih bilmiyorum)
ambulans geldi götürdüler çocuğu. 9. sınıflardan bir kız ağlıyormuş çok fena. hocalar  bu sefer hep onun yanında. kalabalık bu sefer a-9/d' de.
mesele anlaşıldı tabi.
kıza teklif etmiş de, o da kabul etmemiş de ondan sonra çocuk böyle olmuş .. falan filan.
işte olay bu!
ya allam ben yorum yapmamalıydım ama yine kendimi tutamadım. bu konu hakkında birine konuşmam gerekiyordu. nedense kendimi ifade etme telaşı aldı bu konudan sonra.
ben şöyle düşünüyorum.
bu çocuk  bir sene kalmış. yani doksan üçlü. kız doksan yedili. oğlum daha bebesiniz lan. ben sizden büyük değilim. hepimiz bebeyiz yani. böyle birileri için ayılıp bayılmak için çok erken değil mi? bana öyle geliyor valla. ben o kıza ne diyim peki? böyle anne gibi öğüt vermek değil de, empati kurarak yazıyorum bunları. gerçekten bu kadar objektif olabiliyorum. o kadar garip bir durum yani benim için. ama şunu söyleyebilirim. yani ben sadece adını duyduğum birinin öldüğünü duyduğumda bile çok üzülüyorum. eğer bu 9. sınıftaki mesele masum bir duyguysa da sonuçta bunlar yaşandığında aralarında bir şeyler varmış. ve bu olaydan haliyle etkilenmiş. kendini toparlayabilmiş. belki bu son olayın da onunla bir bağlantısı vardır. ama yine de ben bu tür şeyleri yaşamak için çok erken olduğunu düşümüyorum. ya kendilerine yazık ediyorlar. bu günleri
çok daha güzel geçirebilirler. ben kimseye kimseden hoşlanmayın demiyorum. kimse kimseyle sevgili olmasın da demiyorum. ama bu işin devamı gelir arkadaşlar. artık neden  ben bilmiyorum ama sınıfta bazıları var, başlarına bir şey gelince onlara akıl hocalığı yapmamı istiyorlar. bana güvendiklerinden mi, mantıklı olduğumu düşündüklerinden mi.. ben onlara da aynı şeyi söylüyorum. bazen onlar yaşamadan bilemezsin diyorlar. ama biliyorum. yaşamadan biliyorum! benim işim okula gidip gelmek, ders çalışmak. başka hiç bir ekstra sorumluluk vermiyor ailem bana.  benden hiç bir şey beklemiyolar.  ben de onlar için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. ve onlar benim için çabalarken ben okulda başkaları için çabalamayı yanlış görüyorum. her şeyi dozunda tutarsak sorun yok bence. o yüzdeeen... öyle yani anladınız siz :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder